KRİZ TEKSTİLE BÜYÜK FIRSAT YARATTI | |
Mol'ün Ceo'su Oktay Özdemir'e Göre Dünya Bize Karşı Hiç Bu Kadar Zayıf Düşmemişti. | |
MOL'ün CEO'su Oktay Özdemir'e göre dünya bize karşı hiç bu kadar zayıf düşmemişti. I. Bölüm: Yurtdışında 8 bin kişiye iş fırsatı - Çok konuşulan bir açılış yaptınız... Evet doğru, dünyada 100 binin üzerinde insanın bir şeyi almak için bir araya geldiği başka bir vaka yok zaten. Bu sosjolojik bir durum. Sadece birkaç parametre ile açıklayamayız. O gün alışveriş merkezine giriş 65 bin 700 kişiydi. 40 bin insan da dışarıda. Bakın o gün Anadolu Ateşi'nin gösterisi vardı ve yaklaşık 40 insan tek bir ağızdan, "Türkiye'yi sevmek Türkye'de üretmektir" diye bağırdı. - Peki o yığılma nereden kaynakladı? Eren GÜLER YAZIYORİçeride gelen misafirlerimiz, yani Anadolu'nun çeşitli yerlerinden davet ettiğimiz misafirler, ürünleri alıp bakmaya başlayınca dışarıdakiler de sanki ürün alınıyormuş gibi bir hisse kapıldı ve orada bir tetikleme oldu. Şimdi herkes yağma diyor ama burada sizin aracılığınız ile söylemek istiyorum. Yağma filan olmadı. - Yaşanan neydi? O gün 15 dakika içinde herkes ürünleri aldı, kucakladı ve kasalara geldi. Dışarıda da müthiş bir yoğunluk var. Kasaların kapasitesi belli. O insanların işi sabaha kadar bitmezdi. Biz de bu kuyruklar böyle devam ederse insanların güvenliği tehklikeye girebilir diye düşündük ve bütün ürünleri ücretsiz veriyoruz diyerek acil çıkış kapısını açtık. 65 bin insanın oradan burnu bile kanamadan çıkması aslında tebrik edilmesi gereken bir şey. - Ama insanlar dönüp paralarını ödemişler ama galiba... Evet, sonraki günler ürün alanların yüzde 95'i getirip paralarını verdi. - Hiç bu kadar büyük bir yoğunluk beklemiyor muydunuz? Bizim beklediğimiz şey şuydu: 10-15 bin insan... Çünkü Mediamarkt açılışlarına baktık, en fazla 17 bin kişi gelmiş. Beklediğimizin çok üzerinde bir taleple karşılaştık. - Şimdi ilgi nasıl? Mağazayı bir hafta aradan sonra Cumartesi günü açtık, 38 bin kişi geldi. Pazar günü 42 bine çıktı. Hafta içi biraz düşüyor ama ortalama olarak günde 30 bin kişi ziyaret ediyor. Biz şu anda mağazayı müşteri ile birlikte açıyoruz, müşteri ile birlikte kapatıyoruz. - Satışlar? Biz cumartesi-pazar iki günde 120 bin adet ürün sattık, rekor bir ciro yaptık. Türk hazır giyiminin en yüksek cirosunu gerçekleştirdik. O kadar çok ilgi var ki cumartesi-pazar 24 saat non-sop mağazacılığa döneceğiz. - Sizin tekstil sektörü için üzerinde çalıştığınız bir proje var: "Made in Europe". Biraz anlatır mısınız? Biz Avrupa Birliği'ne girmek için zaten kapıda bekliyoruz ve kendimizi Avrupalı addediyoruz. Bizim geleceğimiz Avrupa'da. Eğer bir noktaya gelmek istiyorsak AB bizim için çok önemli bir parametre. 'Made in Europe'un amacı şu: Türkiye'nin kendisini anlatması lazım. Biz maalesef kendimizi dünyaya doğru anlatamıyoruz. Eğer Türkiye'de üretilenin üzerine biz 'made in Europe' yazmayı başarabilirsek, İtalya'da Almanya'da üretilen de 'made in Europe' olursa, birden bire biz çok ciddi bir hamle yapacağız. Çünkü diğer ülkelerin bizle maliyet açısından rekabet etme şansı yok. Avrupa'da üretilen her şeyi biz Türkiye'ye çekebiliriz. - Etiketlerde 'Made in Turkey' yerine 'Made in Europe' mi yazacak? Şöyle diyelim, Türkiye'de üretilen her şey 'Made in Europe' basılabilecek. Nasıl Avrupa ortak para birimi olarak euroyu kullanıyorsa, Avrupa kıtasının ortak üretim ismi de 'Made in Europe' olacak. Biz bu şekilde tüm imaj açığımızı hızlı bir şekilde kapatabiliriz. Uzakdoğu 'Made in Europe' yazamayacağına göre tarihi bir fırsat olacak bizim için... - Tekstildeki genel durumu nasıl görüyorsunuz? En başta şunu söylemeliyim: Her gün bitiyoruz, ölüyoruz, batıyoruz söylemi uluslararası anlamda tekstil sektörüne verilebilecek en büyük zarardır. Yurtdışındaki müşteriler, 'siz batıyorsunuz biz size gelmeyelim o zaman' diyorlar. Şu anda Türkiye'de iki grup bakış açısı var. Birincisi klasik işadamları dediğimiz sürekli ağlayan, teşvik isteyen bir grup. Biz yeni nesil işadamları ise devletin sosyal hayata, kimsesizlere, eğitime ihtiyacı olanlara teşvik vermesini istiyoruz. Devletin kötü yönetilen veya sistemi oturmamış özel sektöre sadece parasal teşvik vermesini doğru bulmuyoruz. Biz teşviğin ülkenin imajının düzeltilmesi, doğru tanıtımı, gümrük sorunlarının çözümü konusunda verilmesi taraftarıyız. Bu anlamda önümüz açılsın. Artık sahaya inmek lazım. Tekstilciler sesi iyi olan ama kendisin kaset yapılmasını bekleyen arabesk sanatçısına benziyor. Bir araya gelelim, birleşelim, işbirliği yapalım. Bir yerden bir destek gelmezsse biz bu sektörü bırakacak mıyız? Türkiye herşeye rağmen isterse bu sektörde çok daha büyük başarılara imza atabilir. Biz daha bunun alfabesindeyiz. - Klasik işadamları dediğiniz kitle ile başka ne farkınız var? Klasik işadamları bürokrasi ve siyaseti çok iyi biliyorlar. Devlet de onları dinliyor, stratejiler bunlarla oluşturuluyor. Bizim maalesef böyle bir altyapımız yok, bilmiyoruz siyaseti. O yüzden de kimse bizim kapımızı çalmıyor, kimse dinlemiyor. - MOL açılışı nedeniyle hükümet veya bürokrası kanadından herhangi bir tepki gelmedi mi? Yok, hiçbir şey olmadı. Hiç kimse hiçbir şey demedi... Biz maalesef kendimizi anlatamıyoruz. İş yapan insanlar bir araya gelirse, bütçeden beş kuruş çıkmadan Türkiye'nin birçok sorunu hallolur. Mısır'a gitmeye gerek yok. Burada tüm kaynaklar var. Biz şu anda Türk kalite sistemi ile Uzakdoğu'ya göre yüzde 8 daha ucuz ürün üretebiliyoruz. Üretiyorum ben bunu ama kimseye anlatamıyorum. Bizim Wenice Kids olarak yurtdışında kendi adımızla açtığımız 378 mağazamız var. Türkiye'nin yurtdışında en çok mağazaya sahip firmasıyız ve sadece Türkiye'de üretiyoruz. - Tekstilde alt kategoriler için de benzer mağazalar olacak mı? Evet onu da yapacağız. Mesela sadece ev tekstil ürünlerinin olacağı MOL Ev açacağız. Çünkü yoğun bir başvuru var. - Ne zaman? 30 Haziran'da ilk mağaza açılmış olacak. - Yurtdışındaki mağazalarda satılacak ürünler buradan mı gidecek? Evet, tüm ürünler Türkiye'den gidecek. 2009'da 2 milyar dolar civarı bir ihracat yapacağımızı tahmin ediyoruz. - Kriz Türk tekstili için bir fırsat olabilir mi? Aslında kriz bize büyük bir fırsat kapısı açtı. İlk defa uluslararası markalarla şanslarımız eşitlendi. İlk defa... Onlar artık uzun vadeli finansman kullanamıyor, finansman giderleri de düşük değil. Biz zaten yapamıyorduk ve artık şartlarımız eşit. Bu ciddi derecede bir fırsat. Dünya bize karşı hiç bu kadar zayıf düşmemişti. En önemlisi de insanlar kendilerini krize iten herşeye tepkililer. O yüzden yeni yüzler arıyorlar. MOL gibi yapılar o anlamda çok önemli. Fakirlik, yoksulluk gençler için çok ciddi motivasyon. Doğru kullanırsak bunlar gelişmek için gerçekçi nedenler. Bazı işadamları kendi ili kan ağlarken gidip Mısır'da fabrika açıyor. Bunu nasıl yapıyorlar ben anlamıyorum... Fiyat yakalayamayan ve fiyattan dolayı gidiyorum diyen her firmaya diyorum ki; gelin biz size fiyat vereceğiz. 398 üretici adına konuşuyorum. Eğer sorun fiyat odaklıysa, gelin biz size bu desteği verelim... Biz Uzakdoğu fiyatlarını veriyoruz ve kâr da ediyoruz. Bugün Çin bize önemli bir koridor bıraktı. Avrupa'da bir çok perakende müşterisi artık Çin malı almak istemiyor. Oradaki yerel üreticiler de öldü. Ben şu anda siparişlere yetişemiyorum. Bu çok büyük fırsat. Bugün tekstil sektöü elele bir fotoğraf versin, siparişler yüzde 50 artar. 'Biz ayaktayız, sizleri bekliyoruz' mesajı çok önemli. Bir de acilen ihracat izleme merkezi kurulmalı. Bütün mümessilleri ücretsiz bir alana toplayalım, Türkiye'ye gelen her alım ofisinin giderlerini karşılayalım... Zaten kimse yapmazsa biz bunu yapacağız. İhracat ve üretim talebi olan buraya başvuracak, alım ofisleri de etrafında olacak ve çok büyük bir ivme yakalayacağız. - Yabancı bir firma gelip de 'Ben Türkiye'de üretim yapacağım. Benim de ürünlerimi alır mısınız?' dese... Başvuru oldu zaten. Hırvatistan'da 250 mağazası olan bir zincir bize başvurdu, aynı soruyu sordu. Biz de dedik ki, 'siz Made in Europe konusunda bize destek verin, biz de sizi alalım.' Gerçekten katma değer ve artı sağlayacaksa herkese kapımız açık. - Mağazalarınızda psikolog varmış. Bu uygulama nereden çıktı? Biz global markaların ne yaptığı ile değil ne yapmadığı ile ilgileniyoruz, yenilikçi olmaya gayret ediyoruz. Mağazacılıkta dünyada ilk psikolog kullanan firmayız. - İnsanlar tüm dertlerini konuşabiliyor mu? Elbette, müşteri herhangi bir problemini paylaşabiliyor. Sadece alışveriş ile ilgili bir konu olması gerekmiyor. Eşiyle, ailesiyle, işiyle ilgili problemleri konuşabiliyor. - Başka ne gibi farklarınız var? Mesela sezon sonlarında ücretsiz kuru temizleme kampanyaları düzenleyeceğiz. Ayrıca ev hanımları getirip ürünlerini koyabiliyor ve MOL'de satabiliyor. Şu anda Yedikule'de 150 tane ev hanımı aksesuar üretiyor mesela. - Wenice Kids bünyesinde uygulamaya başladığınız 'Benim Ailem' departmanı var. Onu biraz anlatır mısınız? Benim ailem departmanı sadece çalışanların anne, baba eş ve çocukları ile ilgileniyor. Mesela köyden gelenlere rehabilitasyon eğitimi veriyor. Çalışanın yakını hasta ise hastane bulur, sıkıntısı varsa psikoogla görüştürürüz, tiyatroya götürürüz, sosyalleştiririz... - MOL çalışanları için böyle bir uygulama olacak mı? Orada da olacak. Biz şimdi MOL Akademi kuruyoruz ve bu sistemi bütün MOL üreticilerine yaygınlaştıracağız. Tüm üreticilere destek vereceğiz. Sadece ürün üretmek değil, sistemleşmek gerekiyor. |
Paylaşımın Düşlerle birleştiği nokta !